Kıvrıla kıvrıla…

Kıvrıla kıvrıla…

Son zamanlarda dizi seyretmek pek bir hoşuma gider oldu. Bittiğinde de dönüp bir kez daha seyretmek daha da güzelmiş meğer. Saçma bulurdum eskiden ikinci-üçüncü kez izlemeleri… Yaş ilerlerken açtığın kapılar da, pencereler de çok oluyormuş meğer. Diziyi, filmi farklı açılardan izlemek sanırım empati yapabilme becerisi ile oluyor. Bu vesile ile çok düşündüm eskiden saçma gelenin şimdi niye hem zevkli, hem de daha verimli olduğunu.

Hayattaki gibi aslında çok olay yaşamak mı, olayın içindeki çokluğu yaşamak mı? 40 yaşını geçtiğimizdeki idraklerimizle, 50’yi devirdiğimizdeki idraklerimizin mertebesi de başka oluyormuş. Bu biraz duygusal gelişim, biraz da fiziksel ya da hormonsal farklılaşmalarınızdan kaynaklanıyor sanırım. Kırkta hayatı sorgulamaya başlıyor, ellide hayatı yavaşlatarak ayrıntılara odaklanmaya başlıyorsunuz sanki. Çokluk yoruyor, aranmalar bitiyor. Bir film izlerken mesela, olaylar başlıyor, kademe kademe gelişiyor. Sebeplerin doğurduğu sonuçlarla da son buluyor bir hikaye, nihayete eriyor. Yaşantımızda olduğu gibi ilk başta anlamlandıramadığınız, hatta anlamsız bulduğunuz birçok ayrıntı finalde esas oğlan olup çıkıveriyor. Ellili yaşlarda da işte bu ayrıntıları olaylar yaşanırken fark edebilme becerisine erişebiliyoruz. Artık sonuçlardan çok nedenlerle olayın kaynak sebebi ile uğraşır oldum bende… Öyle çok olayla karşılaştırmalı sonuçlarla tecrübeleniyoruz ki bir, iki, üç derken aynı olaydan yüzlerce örnek elimizde ve bazen yeter artık diyecek hale geliyoruz. İşte bu noktada dönüp olayları ağır çekime alabilecek yetkinliğe ulaşabilirsek, nedenlerini yaratan hedefi görebilirsek, mana ve idrak açıkça ortaya çıkıyor. Dönüp dolaşıp aynı olayları yaşarken, Lineer bir yolda ilerlemekten çok daireyi tamamlayıp başa dönüyoruz. Haydi baştan, haydi baştan… Şimdi diyeceksiniz ki; Ee Ayşen hanımcım, ne olacak şimdi? Diyeceğim o ki; Lineer bir yolda ilerlerken, arkaya dönüp baktığınızda uzun ince bir yoldasınız ama olaylar aynı ve sil baştanlar aynı. Başladığınız noktaya geri döndüğünüz bir daire gibi fark ettiğimse şimdi evet aynı noktaya dönüş var ancak bir farkla: Dairede değil bir spiralin üstündesiniz. Mertebe mertebe yükselen, spin atıyorsunuz(aynı galaksimizin uzaydaki hali gibi) Nasıl mı? Aynı olaylar farklı bakış açılarınızla farklı sonuçlar doğuruyor. Hayrı şerri olaylar dilimi, hayatın size vermek istediklerini, sizi taşıdığı hayat amaçlarınızı, empatinizi arttırırken gönlünüzü genişletiyor, sevme kabiliyetlerinizi arttırıyorsunuz. Bu vesile başa sarmaların manası da nedenleri doğru anlamanıza kapı açıyor. 30’lar, 40’lar, 50’ler kıvrılıp yolunuzu bulmanıza ve sevebilme kabiliyetlerinizi arttırmanıza, olayların nedenlerini anlayabilmenize yardımcı oluyor. Bu yüzden 50’li yaşlarımı çok sevdim. Kıvrıla kıvrıla yol almanın hazzı ile… Selamlarımla…

Not: Ben daha çok yaşama sebeplerimizin, olaylar dili (hayatın lisanını) anlayabilmemiz için yaşarken çıkan sonuçlara değil, oluş nedenlerine dikkati vermemiz gerektiğini bir vesile hayat amacımızı ve varlığımızın sebebini, yani kendimizi bilmeyi öğrenebiliriz demek istemiştim.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *
You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>