Kendine Bir İyilik Yap

Kendine Bir İyilik Yap

Kendine bir iyilik yap, iyice aç gözlerini ve etrafına şöyle bir bak. Gördüklerin sana neler anlatıyor,  bir  anlamaya  çalış  bakalım.. Gördüklerin neşe mi katıyor sana,  hüzün mü? yoksa her şey ve her kes  yabancı mı?.
Anlamsızlaşıyorsa   koy şapkayı önüne  ve  sorgula lütfen, acaba neden böyleler diye..
Her yeni dostta  yada sevgilide yada iş yaşamındaki olaylarda, ödemede, tahsilatta, işe alımlarda ….   aynı  olayları yaşıyor musun?
Zor durumda olduğunu düşündüğün ve empati yaptığında,   yardımda bulunursan hayatlarına dokunabildiğin için   kendini  mutlu ve iyi bir insan gibi gördüğün oluyor mu ?
Zaman zaman dışındakilerle  olurken,  iç dünyanı  kimliğini,  hayat ta varoluş sebebini unutuyor musun?..
İşsize iş bulduğun,  oruçlu olup da  yemeği olmayana  öğün ikram ettiğinde,  ayakkabısı olmayan bir çocuğa hayallerindeki markalı bir ayakkabı yada çanta  hediye ettiğinde, senden yardım isteyene her şeyi bırakıp ta yardımcı olduğunda , çok mutlu oluyor musun?
Şimdi eline büyükçe,  hani yani seni şöyle boydan gösterecek bir AYNA al ve birde kendine bak..
Bunları  dışındakiler için mi yapıyorsun … talepler senden mi SANA MI?..
EVETT …..dışımda dediklerinle içindekiler,    içindeki kimliklerin arasında bir bağlantı var mı? yoksa hepsi tesadüf mü? rastgele mi?  her şey.. sıradan ve gereksiz öylesine mi?
Üst beynimiz öğrenir algılar kurallar koyar,  hiç durmadan da koyduğu bu kurallar ve yargılar çerçevesinde konuşur durur … Alt beynimiz ise bize olayları yaşatarak anlatır hayat? ..Aynı Kuranda  anlatıldığı  gibi olaylarla,   Mevlana nın meseller ile bize  hikaye ettiği  gibi .Küçük küçük dramalar yatarız belli döngüler de… Perdeyi bir açabilsek oyunuda oyuncuyu da seyirciyide görebilece?iz asl?nda  Hani diyorya  Yunus;
Ben melanet hırkasını kendim giydim kime ne
Arı namus şişesini taşa çaldım kime ne
Kâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi Kâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni
Sofular haram demişler, bu aşkın şarabına Ben doldurur, ben içerim, günah benim kime ne

Sıkıntımızda hepp kendimize, sevincimizde. Tabii bunu bir seyircinin gözünden söylüyorum. Bunu sahnede oyunu icra eder iken söyleyebilmek,   farkındalık istiyor. Eğer farkındalığımız varsa oyunu da repliği de alkışı da  biliyor , bu süreçte sakin dingin ve huzurlu ilerleyebiliyoruz. Eğer farkında değil isek vay halimize,  her şey birbirine giriyor. Çıkmaz sokaklarda git gel döngü devam ediyor ve  nefret ve çaresizlik baş gösteriyor. Mutsuzluk ve isyan bunu takip ediyor,  derken gelsin tüm şansızlık olarak algıladığımız olaylar yada hastalıklar…

Sorduğum sorularıma yanıtlarınız gerçekten bir düşünün  derim …  Bu sorular sizi sıkıyorsa bir de egonuzla yüzleşmenizde fayda olacağını düşünüyorum.. Yinede oyun sizin oyununuz  KİMENE !
İster oynar ister izlersiniz…