Kadına yönelik şiddet konusunda bugüne kadar kınamaların, toplu yürüyüşlerin, sosyal medya tepkileri, siyasilerin tepkilerini gördük. Ama sonuç olarak baktığımızda herhangi bir gerileme ya da azalma olmadığını görebiliyoruz. Türkiye’de her gün yaklaşık 400 kadın şiddete maruz kalıyor ve her 3 günde 2 kadının bu şiddetin sonucu olarak öldürülüyor. Bunda cezaların yetersiz olmaması mı etkili ya da bu sorunun çözümünde farklı bakış açıları mı geliştirmek gerekiyor. Yalnızca Türkiye’de değil Avrupa’da da rakamların son derece yüksek olduğunu görüyoruz. Sizin yorumunuz nedir?
Kanun çok… Devamlı yenileri çıkarılarak, çözüm bulunmaya çalışılıyor ‘muş’ gibi yapılıyor!
Ancak şu bir gerçek ki; uygulanışı, takibi ve denetimi yetersiz…
Şöyle düşünelim:
Çocuklara eğitimi ve yaşamı, cezalar ya da ödüller vasıtası ile öğretiyorsunuz.
Sınava giriyor; geçer notu almazsa sınıfta kalıyor, alırsa geçiyor.
Ya da evde yapma denilen bir şeyi yaptığında tokat yiyor, horlanıyor, yap denileni yaptığında ailenin övgüsünü alıyor… Ve çocuğun kişilik yapısı bu iki uç arasında şekilleniyor.
Ödüle odaklı bir nesil, sonuç odaklı kapitalizmin pompalandığı düzen içerisinde kendine yer bulmaya çalışıyor ve bu sistemin bir parçası haline geliyor.
Kültür ailede başlıyor, okullarda, şehirde ve ülke genelinde bir ‘hale’ ulaşıyor.
İşte bu haller bize, bugünkü çıktıları veriyor.
Mesela evde yetişirken çocuk anne babayı örnekliyor. Baba, anneyi dövüyorsa ve bununla ilgili yasada güvenilir bir takip sistemi yoksa eğer; zamanla kanıksanıyor ve normalleşiyor.
Kız dayak yemeyi, erkek ise dayak atmayı, büyük emretmeyi, küçükse emir almayı…
Yasalar yetersiz, yürütme yoksa ve takibi yapılmıyorsa, sizin önce babanıza, sonra topluma daha sonra da sisteme güveniniz kalmaz.
Güce kuvvete inanmaya başlarsınız, sonra güçlü olan kazanır, güçsüz olansa ezilir, dövülür, horlanır…
Diyeceğim o ki; şiddet toplumsal ve kültürel alt yapıya yerleşmeden, reform niteliğinde yaptırımlar devreye sokulmazsa ve devlet eli ile denetim ve takip sağlanamazsa çözüm maalesef imkansız. Biz hep sonuçlar üzerinden çözümü konuşuyoruz. Dolayısıyla da şiddet son bulmuyor aksine her geçen gün daha da artıyor.
Artık sebepleri konuşmalıyız ve bu sebepleri aynı potada eritmeliyiz.
#YETER ARTIK…
Eğitim, fırsat eşitliği, insan hakları, saygı, aile kavramı, şiddetin denetimi ve takibi, sosyal devlet anlayışı sağlam temellere oturtulmalı, sığınılacak tek liman, adil, güvenilir bir yargı ve devlet yapılanması sağlanmalıdır.