17 Ocak 2016 günü göreve geldiğimde Makina Mühendisleri Odası’nın ilk kadın başkanı olarak bir ilki başardım. Basınımızda da büyük bir ilgi gören bu başarı, aslında kadınların ülkemizde yönetim kademesinde pek de görev almadığını gösterdi bizlere. Ülkemizde ve kentlerimizde faaliyet gösteren birkaç kadın örgütü dışında erkek egemen bir toplumda siyasette ve iş dünyasında maalesef Türk kadınının temsil oranı çok düşük seviyelerde…
TBMM’de güncel oranlara baktığımızda 548 milletvekilinden sadece 79 kadın vekil kadınlarımızı temsil edebilmektedir. Kadına şiddetin, cinayetlerin ve tecavüzlerin bir hayli yüksek olduğu toplumumuzda bu sayı belki de bu acı bilançonun başlıca nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.
Mühendisler olarak kendi alanımızda bir değerlendirme yapacak olursak; 31 Aralık 2016 itibariyle mevcut rakamlara baktığımızda TMMOB’un toplam 510 bin 559 üyesinden 111 bin 393’ü kadın, 399 bin 166’sı erkeklerden oluşmaktadır.
Makina Mühendisleri Odası’nın 103 bin 700 üyesinden sadece 9 bin 492’si kadınlardan oluşurken geri kalsan 94 bin 208 üye ise erkeklerden oluşuyor.
Antalya Şubemizde ise 276 kadın üyemiz, 2 bin 500 erkek üyemiz mevcut.
Bu rakamlara baktığımızda kadınlarımızın mühendislik alanında da istenilen seviyelerde olmadığını görüyoruz. Bu noktada Atatürk’ün ;
‘Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır’ sözünü hatırlatmak isterim.
Kadınların iş hayatındaki dejavantajlarını düşündüğümüzde, öncelikle aile sorumluluğunun tamamının kadına verilmesi bir dezavantaj kadın için.
Bu dejavantajları nasıl ortadan kaldırabiliriz noktasında; Burada paylaşımcı bir yapı oluşturulmalı. Kamu ve özel sektörde kadına destek olucu teşvikler getirilmeli . Rol modeller desteklenmeli ve arttırılmalı.
Kadının kadına bakışı, örgütlenmesi bu yolda en önemli adımlardan biridir. Biz ne kadar güçlüysek kendi yolumuzu o kadar açabiliriz. Yeter ki, kariyer planlarımızı yapabilecek, fırsatları görebilecek kadar donanımlı ve istekli olalım.’
Kadın istihdamı ülkemiz için son derece önemli. Çünkü, kadın ve erkek aynı toplumda yaşıyoruz. Ancak kadın, toplumda farklı konumlandırılıyor ve toplumsal rolü yanlış tanımlanıyor. Yani kadın doğurgandır çocuk büyütür, evin işlerini yapar vs. Oysa kadın hayal
edebilen, hayal ettiğini hayata geçirebilen, çocukları için stratejik planlar yaparak hayatlarını kurmasını sağlayan donanımlı varlıklardır. Kadının iş hayatında olması gerektiği yerde olmamasının en önemli nedeni, erkek egemen bir toplumda konumlandırılamaması ve erkek
tarafından önünün kesilmesi diyebiliriz. Ancak bizler birer rol model olarak toplumdaki bu yaygın görüşü yavaş yavaş yok edebiliriz. Bu bağlamda kadınlarımız adımlarını büyük atmalı, mücadelesini vermeli ve kendimiz için politikalar üretmeliyiz. Daha özgür, daha demokratik ve daha adil mücadele,kadınların örgütlenmesiyle gerçekleşebilir.
Bilim ve teknoloji alanında gösterdikleri başarılarla isimlerinden söz ettiren Türk kadınlarımız arasında yer alan ve Einstein ile aynı listede yer alan Prof. Dr. Feryal Özel’i, teknoloji denince akla gelen Ayşegül İldeniz’i, dünyada yüz naklinin ilk güvesini atan Doç. Dr. Betül Gözel Ulusal’ı, ABD’nin elektronik çöpünü dönüştüren Nurgül Yavuzer’i, Microsoft’un ardından dünyanın en büyük ikinci yazılım şirketi olan Oracle’da Kıdemli Tasarım Direktörü olarak çalışan Aylin Uysal’ı, şimdilerde Continental’in Silikon Vadisi’nde oluşturduğu Akıllı Taşımacılık Sistemi Merkezi’nin CEO’su olan Meşhur Kalp Cerrahı Uzmanı Dr. Mehmet Öz’ün kız kardeşi Seval Öz Özveren’i, Medikal teknoloji alanında çalışarak pilsiz giyilebilir kalp çipi ve cilt kanserini teşhis eden bir cihaz geliştiren, Harvard Üniversitesi’nin genç akademi üyeliğine seçilen ilk Türk Canan Dağdeviren’i saygıyla selamlıyorum.
Kadınların her alanda eşitçe var olabilme mücadelesi, aynı zamanda ülkelerin de özgürleşme mücadelesidir. Kadınların toplumsal yaşamda, ekonomik ve siyasi alanda daha şiddetli bir sömürü ve eşitsizliğe tabi kalması, sadece kadınların değil, ülkenin geleceğini düşünen herkesin sorunudur. Eşit, özgür, demokratik ve adil bir Türkiye kadınların örgütlü mücadelesi ile başarıya ulaşabilecektir.
Unutmayalım ki;
Bilimin ve teknolojinin ışığında daha çok, daha çok ve daha çok çalışmalı, çocuklarımız ve geleceğimiz için üretmeliyiz.