Her şey hayalle başlar yapılanır ve görünür olur..ne kadar kolay gözüküyor değil mi?…
Hayal kurmayı bilmek yönteme bağlamak.. Tabii ki sabır da eklemek gerekiyor..
Bu aralar kişilik testler ile çok ilgileniyorum, hem eğleniyor, hem de bunlarla gelişiyorum diyebilirim. İçlerinde bir küçük test var çok kısa , üstelikte %95 doğru çıkıyor. son günlerde önüme gelene gidene uyguluyorum..
Şöyle ; gözünüzü kısa süreliğine kapıyorsunuz, ve sap- sarı bir kapı hayal ediyorsunuz, sonra elinizi uzatıp kapıyı açıyorsunuz..
ORADA NE VAR-NE GÖRÜYORSUNUZ
bu kadar kolay kısa. (hadi deneyin sizde)
dağlar denizler görenler mi istersiniz, odalar kapılar mı yada yemekler, oyuncaklar mı?
bir arkadaşım çocukluk bisikletini görmüştü.. Mesela; ben, evimin koridorunu ve odalara açılacak kapıları gördüm ( kendi gördüğüm ve kendi hayalim diye açıklayacağım birazdan)
Bilinç altımız ve üstümüz birbiri le semboller vasıtası ile haberleşir.. rüyalarımızdaki gibi aynı, tabi bu sembollerin hepsi sizin, size ait semboller ..
Yani o rüya tabirleri kitaplarını falan çöpe atın..
işte bir soru
DÜNYADA mı? yaşıyorsunuz DÜNYANIZDA mı?
Burada işin içine Algımızı da katarsak tamam işte küçük çaplı bir yumak oluverdi…
Algı-hayal-rüyalar- semboller- dünyanız….
Hani çok güzel bir sözü vardır Hz Mevlana’nın ” İnsanlar seni yanlış anladıklarında dert etme. Duydukları senin sesin fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir.
Hayatımızdaki eşyalara insanlara ve duygulara yüklediğimiz anlamlar rüyalarımızda semboller olarak açığa çıkıyorlar. Dolayısıyla her insanın baktığında gördükleri farklı olabildiği gibi rüyalarında ki aynı semboller farklı anlamlarla yorumlanmalıdır
Aslına bakarsanız olaylarda böyle; bu gün kötü dediğimiz bir olaya yarın iyi diyebiliyoruz, fırsat diye nitelediğimiz herhangi bir şey felakete de dönüşebiliyor, kısa bir süre sonra.
Uzmanların üzerine basa basa anlattıkları 0-6 yaşın önemini insan yaşadıkça anlıyor, maalesef. 0-7 yaşta oluşan 70 yılda anca düzenlenebiliyor .. Temelde bir bozukluk varsa katları çıktıkça karkasta görünür olmaya başlıyor tüm eksiklikler – fazlalıklar.. Ve bilirsiniz yapılmışı yıkmak ve yeniden yapılandırmak iki kat efor ister..
Sevgi her şeyin temel taşı ”sevgi temelli” her başlangıç aşkla ilerlenirse mükemmel sonuçlar veriyor. veri tabanları doğru kurgulanmış programlar gibi..
Yaptığım bu teste gördüm ki hayal kuramayan bir çok insan var, ilginç…
Gözler kapatılıyor ama hiç bir şey görülmüyor.. Çocukken masallar anlatılmış hikayeler okunmuş ne bileyim oyunlar kurmasına destek olunmuş kişiler daha rahat hayal edebiliyor sanki…iç dünyayı zenginleştirmek dış dünyayı zenginleştirmekten daha zor demek ki.
Hiç düşündünüz mü..? hayatınızı senaryosunu siz yazsanız neler yazardınız yada şöyle diyeyim, tekrar baştan başlasanız nasıl bir yaşamınız olurdu?
Çemberin dışına çıkarsanız manzara nasıl gözüküyor…Ancak bunu yaparken sabit kalıplaşmış ön yargılarınızı bir kenara bırakıyor hoş görü ve gönül genişliğinizle bakıyorsunuz…
Bence not alın bunları bir kenara, hayat devam ettiğine ve her yeni gün bir başlangıç ise, neden OLMASIN
nsan zamanla nasıl bedenini tanıyorsa; ona neler dokunuyor neler alerjik yada ne bileyim hangi şartlarda hastalanır ne tür önlemler almalıdır gibi; kendi iç dünyasını da zamanla tanıyabiliyor sanki. Kendini bilmek tanımak bunlar hep niyet ve tecrübelerle gerçekleşiyor, nelere kızar nelere üzülür nelere sevinirsiniz, sınırlarınız nelerdir yada hayat stratejilerimizi nasıl oluşturacağımızı hep bu verilerle gerçekleştiririz. İşte algı ve sembollerde burada bizim destekçilerimiz, pozitif bakış açıları sorunları çözmemizde olayları anlama da temel dayanaklarımız.
Rüyalarımızı anlamak ta bunlar kadar gerçekçi , şayet bilinç altı sembollerinizi bilirseniz yolun sonuna kadarki maceranızı da kolay şekillendirebilir, bunlar sayesinde tedbirlerinizi de alabilirsiniz…
Öncelikle rüyalarımızı yazarak ve zaman zamanda okuyarak rüya sonrası olan olaylarla irtibatlandırmakla başlayabilirsiniz. Sonrasında sizin duygu durumunuzu anlatan ifadelerle sembol dilinizi keşfedebilirsiniz.. Çünkü genellikle her insan bir dünyadır ve kendi dinamikleri içerisinde var olur.
kimimize köpek yoldaşken, kimimize vahşi bir yaratık, yani gelecek olan bir tehlike olabiliyor..
Gelelim SARI KAPI ya … kapıyı açtığınızda gördükleriniz sizin dost ve arkadaş kavramınızı tanımlıyor, nasıl mı..?
Ben gözlerimi kapayıp hayalen bir sarı kapıyı açtığımda koridordan açılan bir çok kapı görmüştüm; yani ben arkadaşlarımı ayırmışım ve bir biriyle irtibatlandırmıyorum, çocuklarımla ilgi görüştüklerim var(çocuk odası) , felsefe ve hayat hakkindeki muhakemelerimi yaptığım arkadaşlarım ayrı (kütüphane odası), sosyal ortamlarda birlikte olduğum cemiyet hayatı dostlarım (salon-misafir odası) aile etrafından dost edindiklerim ( oturma odam) özelimi paylaştıklarım (yatak odası)….. vb. yani arkadaşlarımı da sınıflamış ayırmışım belki de uzmanlık alanlarına göre paylaşımlarımı yapıyormuşum..
Diğer bir örnek; ilk çocukluk Bisikletini gören kişi dost ve arkadaşlığı çocukluk yıllarındaki saf temiz bir birliktelik olarak tanımlamakta
Bir diğeri gözlerini kapadığında çocukluğunda ocak niyetine kullandıkları eski dönem mutfak şöminesi görmüştü buda O kişinin arkadaşlık anlayışının çokk önemli olduğu karnını doyurmak kadar ihtiyaçtır ( ev için ocak ne ise insan için dost o demek) şeklinde yorumlanır..
Gözlerini kapatıp da ”küçük bir kız çocuğu gören ” için ise dost ve arkadaşın önemini, şev-kat, sakınma ve gerçek sevgisinin izlerini okuya bilirsiniz.
şimdi soruyorum sizin arkadaşlık anlayışınız nedir… Bakın bakalım neler var sarı kapı ardında..
( tabii bu burada bitmiyor bu kapıların daha yeşili var kırmızısı var… varda var )..