Hani şöyle akşam yatsan sabaha gözünü acmadan hakkın rahmetine kavuşsan…Yok bunda da fazlaca bir seçim hakkımız yok, olanı olduğu gibi yaşamak bize düşen, doğumda da ,ölümde de..
Zira nereden geldik nereye gideceğiz bunu bilmiyoruz.. Toplumun bütünlüğü asayiş ve Ahlak adına kabul görmüş dinlerimiz bir takım vaatlerde bulunsada; bunların bilimsel varlığı ispatlanmış değil henüz…
fakat bir açıdan baktığımızda görmediğimiz ancak inandığımız ve emin olduğumuz okadar çok şey varki dünyada..
Onlara da ”vardır” diyemezken asla ”yoktur” da diyemiyoruznedir bu varlıkla yokluk arasındaki bağ..
Şayet zaman olmasaydı herşeyi oyuna dönüştüreblirdik, oysa madde dünyası sonlu ve sonsuzluk sa, sadece hissetiklerimiz için var. Onlara dokunamıyor var edemiyoruz, çünkü bu bir devinim
Biz ancak bu devinimlerin çıktıları ile varlıklarına, bir tanım getirebiliyoruz..
Aşk, inanç, duygularımız, hisler bu sonsuz olasılıklı devinimden bizlere sadece bilincimiz kadarını çıktı olarak veriyor dolayısıylada tanımlanamıyor ve miktarlanamıyorlar.. Mesela sana çok aşığım derken neye göre kıyaslarsınız varmıdır orada ki çokun bir anlamı..
Yada inancınızı gösterin desem.. çok zor sadece zamana mekana ve bilincinize göre bir çıktı sunabilirsiniz, karanlıkta fili tutan bir kaç kişide olduğu gibi, bunlarda da bütüne dair bir anlayışımız yok (maalesef2)..
Hayatın bir sahne olması oyuna dönüştürülmesi, sadece geçmişi (deneyimlerimizi alıp gerisini) bırakmak ve gelecekle ilgilenmemiz adına; motivasyon arttırıcı bir benzetme olarak kullanırsak ancak kabul edilebilir, buluyorum..Hayata gelmek, sağlıklı bir şekilde yaşamımızı sürdürmek, aile sahibi olmak, meslek edinerek isteklerinizi gerçekleştirmek … hepsinin bir arada olması hep bir oyun için midir, kimi eğlendiriyoruz, nedir bunca bir araya gelmiş, oldukça zor bir yapılanmanın hedefi.. Hz insana hizmet için midir…
Kızıma sormuştum daha çok küçüktü”sevimcim bu dünya ya neden geldin” diye..
ilgiçtir 9 yaşındaydı ve hiç yatsımadan cevap verdi..
Aynı soruyu 40 lı 50 yaşlarda birisine yönelttiğimdeyse; ya aynı soruyu bana yöneltiyorlar ( ki cevabı olmayan çoğu korkak bu yöntemi kullanır) yada duraksayıp bayağı bir düşünüyorlar…
Neyse; kızımın cevabı şöyle oldu
-eğlenmeye
-buraları(dünyayı) görmeye
-öğrenmeye
demişti.. Ay nekadar şaşırmıştım! onca yaşa rağmen benim de cevaplarım aynıydı
-mutlu olmaya(tüm kendi öğretilerimizle)
-dünya gezegenini keşfetmeye, yemişleri tatmaya doğayı ve düzeni görmeye
-kendimi (insanı) tanımaya öğrenmeye
Bir çok olayda okadar çaresiz kalıyoruzki çoğu zaman ‘ ‘olduğu kadar, olmadığı kader” deyip boşveriyoruz ..
Oysa hayat bir tesadüfler zinciri midir?
Her şey öylesine mi olur? Haklılar, haksızlar, sebepler, sonuçlar hepside bir düzensizlik içerisinde mi vuku bulur..İnsan olarak, insanlık olarak sorumluluklarımızı nasıl tanımlıyor neresinde görüyoruz kendimizi,
Gelmeninde gitmeninde seyehatinde bir bedeli var … Kararlarımız tercihlerimiz ve sorumluluklarımız bizi biz yapan değerlerimizi ortaya çıkarıyor .Sebepler ve sonuçlarsa hayatımızın manasını yapılandırıyor bence…