‘Post-truth’

‘Post-truth’

Oxford Sözlükleri her yıl bir önceki yılın en çok kullanılan ve süreci en iyi yansıtan sözcüğünü seçiyor ve ‘Yılın Kelimesi’ olarak ödüllendiriyor. Bu sayede geçip giden yılın dil bakımından yansıtılmasını hedefliyor.

Mesela üç yıl önce Oxford Sözlüğü yılın sözcüğün olarak ‘Selfi’yi seçmişti, hatırlayacak olursak; gerçekten de toplumun ortak eylemlerinin en popüleri idi.

Geçtiğimiz yıl ise ‘Post truth’  yani  ‘ÇELİŞKİLER’ kelimesi oldu.

Sözlük; sözcüğün anlamını da şu şekilde verdi: “Gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim.”

Bunda geçtiğimiz yılda yapılan seçimlerin büyük etkisi var tabii.

Aslında gerçekten de bir çelişkiler dönemi geçiriyoruz. İyi ile kötünün karıştığı, algı yönetimi ile ahlaki yozlaşmanın normalleştirildiği, kötülerin iyilere hükmettiği, yapılan büyük büyük icatların bile sevinçle sindirilemediği bir dönem.

Savaşın ve ölümün sanayileştirildiği, adına da ‘Savunma Sanayi’ denildiği, ‘İnsanın insanı öldüreceği’ üstüne üstlük teknolojinin de buna alet edildiği bir dönemdeyiz…

Tüm bu yaptıklarımızın bizlere ‘BEBEK’ bedenleri (Aylan-Muhammet bebek gibi) olarak geri döndüğünü fark edemiyoruz.

Öyle bir dönem ki, aynı zaman diliminde, NOBEL BARIŞ ödülü için 387 kişinin başvuru yaptığı bir Dönem…

Gel de idrak et!

Dünyaya ve kendimize verdiğimiz zararın da artık bir sınıflandırması var: YAŞAM AYAK İZİ

Yani; Şayet dünyada herkes Amerika’da yaşayan bir Amerikalı gibi yaşarsa bize 5 DÜNYA, bir Avrupalı gibi yaşarsa 3 DÜNYA ve bir Çinli gibi yaşarsa DÜNYA’nın ½’si, yani yarısı yeterli oluyor.

Einstein atomu icat ederken, Hiroşima’da binlerce insanı öldürmeyi planlamamıştı.

Teknoloji ve bilim, insanın refahı için kullanılmadığı sürece felaketi getirecektir.

Dünya nüfusunun %1’i toplam gelirin %50’sini alırken,

%99’unun kalan %50’yi paylaşıyor olması ADALET’sizliktir.

Bilimin ürettiklerini siyaset işler, sonrasında kültür oluşur.

Şuanda MAALESEF  %1’ in oluşturduğu bencillik/ben kültürü dünyaya hakim.

Benim evim, benim ülkem, benim kazancım derken kolektif yaşam unutulmuş durumda.

Afrika’da açlık çığlıkları yükselirken obezite nüfuslu ülkeler nasıl kalkınabilir ve refahı dünyaya getirebilir?

Biz hepimiz bir bütünüz. Olaylara daha geniş perspektiften bakmak zorundayız. Yaşamın merkezinin kendimiz olduğundan çıkmalıyız.

Yani Güneş, Dünya’nın etrafında.

Dünya da ‘Ben’in etrafında dönmüyor.

Yaşam algımızı yeniden gözden geçirmeli, nesiller sonrasına olan sorumluluklarımızı yeniden yapılandırmalıyız.

Orman için yaprağın bir hiç olduğunu, asıl olanın ormanın içindeki ekosistem olduğunu bilmeliyiz.

Her paradigma değişimi sancılı olacaktır. Şuan olduğu gibi.

Yaşam, insan için değil, insan yaşam içindir.

Adalet ve iyilik kazanacak. Yaşam yaratıcılığına devam edecektir.

Adil ve iyi olun. Mutlu kalın

Not: Bu yılın Oxford sözcüğünü merak ettiniz mi?