İmovasyon

İmovasyon

Yıllar yılları kovalıyor, konulmuş hedefler varsa ya tutturuluyor yada üzerine birer bardak su içiliyor..
zaman öyle bir şey ki akıp gidiyor, neyzen Tevfik demiş ya hani ; bardak çatlak ve doluysa içsen de boşalır içmesen de…
gelmez diye düşündüğümüz çok uzak gördüğümüz, günler,  bir bakıyorsunuz yaşanıyor.
giriş gelişme sonuç, her alanda etkinliğini koruyor, bu analitik yaklaşımlar sanırım birazda mesleğim gereği, bakış açılarımı da oluşturmuş durumda..
evliğimin 20. yılını kutluyorum bu gün ve bir iş arkadaşımda düğün hazırlıklar içinde tam karşımda oturuyor,

ne ilginç diyorum, durup düşünüyorum 20 yıl… dile kolay ama yaşanırken fark edilemeyen. Tabii birazda nasıl geçtiği ile alakalı, ama o günlerden bir kes daha başlar mıyım, buradan bakınca yorucu gözüküyor,

Son yıllarda ha bire bir AN ı yaşamak, farkında olmak gibi kavramlar var gündemimiz de.. artık giriş ve sonuçtan çok gelişme yanisüreçlerle uğraşır durumdayız. Zira zaman öyle hızlı ve içerikli akıyor ki, yakalamak yakaladığında da idrak etmek gerçekten eskiye göre daha zor , değişim ve dönüşüm aldı başını gidiyor. 1905 de Amerika’da  PATENT dairesi başkanı  artık icat edilecek bir şey kalmadı deyip derneği kapatma girişimde bulunmuştur… inanılır gibi değil değilmi?.. tabii yıllar sonra yüzyılın en büyük gafları arasına girdi bu söylem..
Biyomimikri bir bilim dalı mesela,   sorunları ve problemleri doğayı inceleyerek tasarlayıp çözüyor..Keşif yok taklitçilik var yani imitasyon…
Eskiden icatlar çıkarırdık, sonraki  dönemleri inovasyon ile  kapattık , şimdilerde ise imovasyon gündemimizde..
Emitasyon + İnovasyon = İmovasyon, ,  yıllardır Çin de uygulanan stratejiler … taklit ederek yenilikler bulmak..
Coca Cola’nın 1885’deki, Pepsi Cola’nın 1940’daki logoları bu konudaki tüm argümanları çürütecek kadar
etkileyici…
Hani şu meşhur simit in tepsiden alınıp saraya konması hikayesi…
simit aynı simit ancak sunumdaki inovatif  yaklaşımlar onu yaşamımıza yeni vizyonu ile soktu ..şimdi ise bir adım daha atılıyor ve bu saraylar   yurt dışına françayzing  verilmeye başlanıyor tam bir İMAVASYON…. Yani yakında dünyanın her yerinde mc donalts’lardaki hamburger+cococola  gibi,  Türk yapımı taze simitler ve güzelim çaylarımızı bulabilir hale geleceğiz
hem ürünümüzü kullanıyoruz, hem yeni alışkanlıklarla güncelleyerek sunuyoruz hem de güncel pazarlama yöntemleri ile bilinirliğini ve kullanımını yaygınlaştırıyoruz…yenilikçi taklitçiliği çok beğendim.. Amerika’yı yeniden keşifetmiyorsunuz , yorulmuyorsunuz.
taklit ediyorsunuz geliştiriyorsunuz, her şey bir hayalle başlar derler işte bir rüya hem de gerçekten uygulanabilecek cinsten,

prf  oktay sinanoğlu’nun bir rüyasını paylaşmak isterim;
BİR NEV-YORK RÜYASI
Bir yaz günü uyuya kalmışım. Kendimi, rüyamda önceleri epey
vakit geçirmiş olduğum Nev-York şehrinde buldum. Aradan uzun
yıllar geçmiş, 2050’li yıllara gelmişiz. Broadway ‘den aşağıya
yürüyüp meşhur Times meydanına vardım. Gözlerim âşinâ
olduğum koskoca Amerikan sigarası, Amerikan arabası reklâmlarını
arıyordu. Evet gene o kocaman, dev bina büyüklüğünde reklamlar
vardı. Fakat hayret, gözlerime inanamayıp bir daha baktım. Bir ulu
binanın tüm yüzünü kaplamış dev levhada, Türkçe olarak (!) Nefis
Rize Çayı. İşte Hakiki Çay yazıyor. Yazının yanında lâle biçimli,
ince belli, cam bardakta tavşan kanı bir çay resmediliyordu. Sadece
en dipte küçücük harflerle İngilizce olarak Drink Real Tea
eklenmişti.(By By Türkçe kitabı önsözünden)
Tabii rüya uzuyor, devam ediyor….

Yani hayatımız aslında aynı döngülerle tekrar baştan sarlardan ibaret, ancak  her seferinde  daha imavatif olmak kaydı ile canlı heyecanlı ve mutlu olabiliyor …
Bu gün sabah eşim yıl dönümümüz sebebi ile ”günaydın  benimle evlenir misin ?.. ” dedi ve ekledi..”ama, bu günkü aklın ve bu günkü öngörülerin ile” güzel bir hediye oldu açıkçası bu soru bu yıl dönümümüz için bana ..
Eski temellerimize bağlı yeniden yapılanmış ve güncellenmiş (nede olsa çocuklarımız büyüdü) daha imovatif  bir yirmi yıl  daha , harika olur diye düşündüm…
Siz ne der siniz ? eskileri yeni versiyonları ile cover lıyan müzisyenler oldukça başarılı geliyor bana Orhan Gencebay’ın bestelerini güncel popüler sanatçılara yorumlatması gibi..
Yeni terimler yeni bakış açıları derken dönüyoruz bakıyoruz güneş her gün aynı yerden doğuyor aynı yerden batıyor, günü güzel  ve farklı kılansa ayrıntılarda saklanıyor..
Neşe dolu günler diliyorum